deyimler sözlüğü Bir nerededir.com sitesi!

deyim mi arıyorsunuz?

deyimler sözlüğümüzden bulup getirelim!

Türkçe Deyimler Sözlüğü

üst deyimleri

soru çözümleri


Deyimler sözlüğümüzde bulunan, üst ile ilgili, içinde üst kelimesi geçen, üst kavramını barındıran, sizler için seçilmiş ve hazırlanmış deyimlerin listesi aşağıdadır.

Deyimlerin üzerine tıklayarak anlamlarını, detaylı açıklamalarını, kullanım örneklerini ve günlük hayatımıza yansımalarını inceleyebilirsiniz.

Ve asla unutmuyoruz, dahi anlamındaki -de ve -da ayrı yazılır ;)

» üst sözcüğünün anlamı nedir?

» üst sözcüğünün ingilizce tercümesi

» üst kelimesi ne demek?

üst kelimesi ya da kavramı ile ilgili deyimler

Deyimler (88)

  • adı üstünde deyimi

    adı niteliğini belirtmekte. örnek: Aşevi, adı üstünde, yemek yenilen yer.

  • adımı güveç koy, amma ocak üstüne koyma deyimi

    Kimi zor işleri yapabiliyormuşum gibi göster ama o işleri sakın bana yaptırma.

  • aksiliÄŸi üstünde deyimi

    huysuz, ters bir tutum içinde olanlar için söylenir. örnek: Bugün aksiliği üstünde, olur demez.

  • akÅŸam üstü deyimi

    Güneş'in batmakta olduğu saatlere doğru ya da o saatlerde. örnek: Bu akşam üstü yağan yağmur doğaya yaramıştır.

  • alt alta üst üste deyimi

    birbiriyle boğuşurcasına itişir kakışır bir durumda. örnek: Odada iki çocuk alt alta üst üsteydi, odayı dağıttılar.

  • altı alay üstü kalay deyimi

    görünüşü güzel, gösterişli ama içi, özü işe yaramaz, bozuk; içine, özüne özenilmemiş anlamında söylenir.

  • altı kaval üstü ÅŸiÅŸhane deyimi

    (giyim kuşam için) alt yanı üst yanıyla, alt parçası üst parçasıyla uyumlu değil.

  • altı üstüne gelmek deyimi

    (1) devrilmek. (2) çok karışmak, karmakarışık olmak. örnek: Fırtınada köyün altı üstüne geldi.

  • altından girip üstünden çıkmak deyimi

    (1) (bir yerin) girip çıkmadık yerini bırakmamak, her yerini baştan aşağı dolaşmak. örnek: İki saat içinde Bursa'nın altından girip üstünden çıktık. (2) (bir servetin) hepsini kısa zamanda harcamak, onu gereksiz yere ve düşüncesizce tüketmek. örnek: Piyangodan aldığının altından girdi üstünden çıktı.

  • altını üstüne getirmek deyimi

    (1) (bir yeri) karmakarışık etmek, dağıtmak. örnek: Evin altını üstüne getirmişsiniz. (2) aramadık yer bırakmamak, her yeri aramak. örnek: İstanbul'un altını üstüne getirdik, onu bulamadık. (3) sözüyle ya da davranışıyla çevreyi birbirine düşürmek. örnek: Kadın dedikoducu, apartmanın altını üstüne getirdi.

  • altta yok üstte yok deyimi

    çok yoksul. örnek: Zavallı, altta yok üstte yok, karnını zar zor doyurabiliyor.

  • altüst etmek deyimi

    (1) karmakarışık bir duruma getirmek, düzenli durumunu bozmak örnek: Kar, kent trafiğini altüst etti. (2) (birini) çok heyecanlandırmak, tedirgin etmek. örnek: Haber adamı altüst etti. (3) rahatsız etmek, hastalandırmak, bozmak. örnek: Yemek midesini altüst etti.

  • altüst olmak deyimi

    (1) karmakarışık bir duruma gelmek. örnek: Trafik altüst oldu. (2) çok üzülmek, tedirgin olmak, yıkılmak, heyecanlanmak. örnek: Haberi duyunca altüst oldu. (3) rahatsızlanmak, bozulmak. örnek: Otobüste midem altüst oldu.

  • arka üstü deyimi

    arkası yere gelmek üzere, sırt üstü. örnek: Çocuk arka üstü düştü.

  • arka üstü yatmak deyimi

    çalışmaya yüzü olmamak, çalışmadan rahat bir yaşam sürmek. örnek: Böyle arka üstü yatmak olmaz, çalış biraz.

  • aÅŸ piÅŸti, kaşık üstüne dikildi deyimi

    her şey hazır anlamında söylenir.

  • ayak üstü deyimi

    (1) ayakta durarak, oturmaksızın. (2) hemen o anda, kısa bir sürede. örnek: Bu iş ayak üstü çözülmez.

  • ayının kırk türküsü olurmuÅŸ kırkı da ahlat üstüne deyimi

    sürekli olarak hep aynı şeyleri söyleyen, aynı öyküleri anlatan ya da aynı işleri yapan, aynı şeyleri isteyen kimseler için kullanılır.

  • babaları üstünde olmak deyimi

    çok sinirli, çok öfkeli bir durumda bulunmak. örnek: Onun yine babaları üstünde, biz sakin olalım.

  • baÅŸ üstünde tutmak deyimi

    çok iyi konuk etmek, iyi ağırlamak.

  • baÅŸ üstünde yeri var deyimi

    büyük bir saygı ile karşılanır, el üstünde tutulur, çok iyi konuk edilir, ağırlanır.

  • baÅŸ üstüne deyimi

    Bir isteğin, bir buyruğun yerine getirileceğini belirtmek için 'peki', 'peki efendim', 'emredersiniz' manasında kullanılır.

  • başı üstünde yeri olmak deyimi

    biri, bir kimsece her zaman iyi karşılanmak, iyi ağırlanmak, örnek: Haberli habersiz deme, her zaman beklerim, başımın üstünde yerin var, biliyorsun.

  • bayram üstü deyimi

    bayrama yakın bir zamanda, bayrama yaklaşırken, örnek: Bu bayram üstü giderimiz arttı.

  • bin bir ayak bir ayak üstüne hepsi ayakta deyimi

    büyük bir insan kalabalığı, çok büyük kalabalık.

  • bir ayak üstünde bin yalan söylemek deyimi

    ayaküstü bir konuşmada bile pek çok yalan söylemek.

  • bir ayak üstünde kırk yalanın belini bükmek deyimi

    ayaküstü bir konuşmada bile pek çok yalan söylemek.

  • bok üstün bok deyimi

    ka. kötüden de kötü, pek çok kötü.

  • buz üstüne yazı yazmak deyimi

    (1) etkisi çok az süren bir iş yapmak. (2) bir kimseye, üzerinde etki yapmayan sözler söylemek, onda etki bırakamamak.

  • can baÅŸ üstüne deyimi

    bir isteğin içtenlikle yerine getirileceğini anlatmak için söylenir, örnek: Beni istemiş, can baş üstüne, hemen gideceğim.

  • dam üstünde saksaÄŸan, vur beline kazmayı deyimi

    görüşülen konuyla hiç ilgisi olmayan saçma sapan sözler söylendiğinde, bunu belirtmek için hafifseme yollu kullanılır.

  • dam üstünde saksaÄŸan, vur beline kazmaynan deyimi

    görüşülen konuyla hiç ilgisi olmayan saçma sapan sözler söylendiğinde, bunu belirtmek için hafifseme yollu kullanılır.

  • diken üstünde olmak deyimi

    bir yerde çok tedirgin bir biçimde durmak, örnek: Böyle diken üstünde olmaktansa ne olacaksa olsun!

  • diken üstünde oturmak deyimi

    bir yerde çok tedirgin bir biçimde durmak, örnek: Böyle diken üstünde oturmaktansa ne olacaksa olsa!

  • dört ayak üstüne düşmek deyimi

    güç ve tehlikeli bir durumdan hiçbir zarar görmeksizin kurtulmak.

  • dört üstü murat üstü deyimi

    işleri yolunda olan, keyif içinde bulunan kimseler için söylenir.

  • dumanı üstünde deyimi

    (1) (sebze, meyve, yemek için) çok taze, yeni toplanmış ya da yeni pişmiş. (2) mec. (haber, söylenti vb. için) üzerinden çok zaman geçmemiş, henüz duyulmuş, çok yeni, çok taze.

  • düğüm üstüne düğüm vurmak deyimi

    parasını harcamayıp sıkı sıkı saklamak, pintice para biriktirmek.

  • el üstünde tutmak deyimi

    ona karşı saygı ve sevgiyle davranmak.

  • el üstünde tutulmak deyimi

    kendisine çok sevgi ve saygı gösterilmek.

  • esmayı üstüne sıçratmak deyimi

    davranışlarıyla başkalarını kışkırtarak onların saldırısına uğramak.

  • göt üstü oturmak deyimi

    arg. (bir işte) başarı kazanamayıp gülünç duruma düşmek.

  • heyheyleri üstünde deyimi

     Çok kızıp sinirlenmek.

  • kalbur üstü deyimi

     Benzerleri arasında üstün, seçkin, görünür.

  • kambur kambur üstüne deyimi

     ?Sıkıntı üstüne sıkıntı, terslik üstüne terslik, borç üstüne borç, aksilikler birbirini kovalıyor? anlamında kullanılır.

  • kambur üstüne kambur deyimi

     ?Sıkıntı üstüne sıkıntı, terslik üstüne terslik, borç üstüne borç, aksilikler birbirini kovalıyor? anlamında kullanılır.

  • kedi gibi dört ayak üstüne düşmek deyimi

    En zor, en tehlikeli durumdan zarar görmeden kurtulmak.

  • sinirleri alt üst olmak deyimi

     Haddinden fazla sinirlenmek; ne yapacağını şaşırmak, bilememek.

  • ÅŸimÅŸekleri üstüne çekmek deyimi

     Kimi davranışlarıyla pek çok kimseyi kızdırarak eleştirilere, saldırılara yol açmak.?Bu hareketlerinle şimşekleri üzerine çekiyor, hepimizi tehlikeye atıyorsun.?

  • tam üstüne basmak deyimi

     İstenilen şeyi bulmak, fikir ve davranışlarında isabet kaydetmek, istenilen sözü söylemek.

  • taÅŸ üstünde taÅŸ bırakmamak deyimi

     Her şeyi yıkıp yerle bir etmek.?Belediye araçları gecekonduları yerle bir ettiler, taş üstünde taş koymadılar.?

  • taÅŸ üstünde taÅŸ koymamak deyimi

     Her şeyi yıkıp yerle bir etmek.?Belediye araçları gecekonduları yerle bir ettiler, taş üstünde taş koymadılar.?

  • tepesi üstü deyimi

     Tepe taklak, başı yere gelmek üzere.?Çocuk sandalyeden tepesi üstü düşmüştü.?

  • üst baÅŸ deyimi

     Kılık kıyafet, giyim kuşam.?Üstüne başına hiç bakmaz ki o.?

  • üst perdeden konuÅŸmak deyimi

     (1) Üstünlük taslayarak konuşmak. (2) Çok yüksek sesle konuşmak.?Üst perdeden konuşmaya bayılır.?

  • üste çıkmak deyimi

     Suçlu olduğu hâlde suçsuz durumda olduğunu söyleyip karşısındakini suçlamak.?Bir an önce bu işten kurtulmak için üste çıkmayı başarmalıyım diye geçirdi içinden.?

  • üste vermek deyimi

     Fazladan ödeme yapmak.?Üste bir milyon verdiler ama bu arabayı değişmedim.?

  • üstesinden gelmek deyimi

     Becermek, üzerine aldığı işi başarmak, yapmak.?Hiç endişelenme sen, üstesinden gelecektir o işin.?

  • üstü başı dökülmek deyimi

     Kılık ve kıyafeti çok eski olmak, perişan durumda bulunmak.

  • üstü kapalı konuÅŸmak deyimi

     Açık, kesin ifadeler kullanmadan konuşup dinleyenin kavrayışına bırakmak.?Niçin üstü kapalı konuştuğunu bir türlü anlayamıyordu.?

  • üstünde durmak deyimi

     Bir işe önem vermek, o işle yakından ilgilenmek, uğraşmak.?Şu işin üstünde dur biraz, yoksa sonun kötü olacak.?

  • üstünde kalmak deyimi

     Artırma ya da eksiltme sırasında onda kalmak. (2) Suçlanmak.?Onlar kaçıp gittiler, kabahat bizim üstümüzde kaldı.?

  • üstünden atmak deyimi

     Başından savmak, bir şeyi ödev olarak kabul etmemek, başkasını ilgilendirdiğini belirtmek.?Bu iş senin, sakın üstünden atayım deme.?

  • üstünden dökülmek deyimi

     Bir giysi bol ve biçimsiz olmak, yakışmamak.

  • üstünden geçmek deyimi

    Aradan zaman geçmek.?Üstünden şu kadar zaman geçmesine rağmen hâlâ borcunu ödemedi.?

  • üstünden ÅŸu kadar zaman geçmek deyimi

    Aradan şu kadar zaman geçmek.?Üstünden şu kadar zaman geçmesine rağmen hâlâ borcunu ödemedi.?

  • üstüne almak deyimi

     (1) Alınmak, bir hareketin kendisine karşı yapıldığını sanarak kaygılanmak. (2) Bir görevi üstlendiğini kabul etmek.?Her sözü üstüne alma lütfen!?

  • üstüne atmak deyimi

     Kendi kaptığı bir suçu birine yüklemek.?Camı kendi kırdı ama suçu arkadaşının üstüne attı.?

  • üstüne basmak deyimi

     (1) Yerinde bir fikir beyan etmek. (2) İyice belirtmek.?Üstüne basa basa anlat, baban çok mağdurmuş de!?

  • üstüne bir bardak soÄŸuk su içmek deyimi

     O işten umudunu kesmek, o işin olacağına inanmamak, parasını ya da malını almaktan vazgeçmek.?Verecek mi? Sen o paranın üstüne bir bardak soğuk su iç!?

  • üstüne bir bardak su içmek deyimi

     O işten umudunu kesmek, o işin olacağına inanmamak, parasını ya da malını almaktan vazgeçmek.?Verecek mi? Sen o paranın üstüne bir bardak su iç!?

  • üstüne düşmek deyimi

     (1) Bir şeyi elde etmek için çok uğraşmak. (2) (Çocuğu) sevme ya da korumada çok ileri gitmek.?Şu çocuğun üstüne bu kadar düşmeyelim, şımardıkça şımarıyor, neredeyse başımıza çıkacak.?

  • üstüne fenalık gelmek deyimi

     Aşırı ölçüde sıkılmak, çok bunalmak.

  • üstüne geçirmek deyimi

     (1) Bir malın tapusunu kendi üzerine yazdırmak ya da çıkartmak. (2) Bir çocuğu evlât edinmek, kendi nüfusunu kaydettirmek.?Evi üstüne geçirmiş dedem, doğru mu??

  • üstüne gelmek deyimi

     Bir şey konuşulurken ya da yapılırken çıkagelmek.

  • üstüne gül koklamamak deyimi

     Sevdiği birinden başkasını sevmemek, başkası ile ilişki kurmamak.

  • üstüne oturmak deyimi

     Hiç hakkı değilken başkasının malını kendine mal etmek.?Vakıf mallarının üstüne oturdu adam, nasıl yaptı, vicdanı nasıl el verdi bilmiyorum.?

  • üstüne titremek deyimi

     Pek fazla sevgi, özen göstermek; zarar gelmesin diye itinalı davranmak.?Öğrencilerinin üstüne böyle titreyen bir öğretmen daha görmedim.?

  • üstüne toz kondurmamak deyimi

     Bir şeyin kusur, eksiği olduğunu kabul etmemek.?Çocuğunun üstüne hiç toz kondurmuyor.?

  • üstüne tuz biber ekmek deyimi

     Bir üzüntüyü, derdi, kusuru artıracak durum oluşturmak.

  • üstüne üstüne gitmek deyimi

    (1) Bir konuda bir kimseye sürekli baskı yapmak. (2) Güç bir şeyden yılmayıp, sonucu tehlikeli de olsa, çekinmeden o şeyle uğraşmak.?Biliyorum zor ama üstüne üstüne gitmelisin, ancak o zaman başarabilirsin.?

  • üstüne varmak deyimi

     (1) Bir şeyi yapmasını zorlayarak istemek. (2) Bir kadın, evli bir erkekle evlenmek.?Demek tükürdü sana; üstüne varma, zorlama demedim mi sana??

  • üstüne yatmak deyimi

     Hiç hakkı değilken başkasının malını kendine mal etmek.?Vakıf mallarının üstüne oturdu adam, nasıl yaptı, vicdanı nasıl el verdi bilmiyorum.?

  • üstüne yıkmak deyimi

     (1) Kendi işlediği bir suçu başkasına yüklemek. (2) Kendisinin de sorumlu olduğu bir işin ağırlığını başkasına yüklemek.?Evin geçim yükünü annenin üstüne yıkmışlar, sorumsuzca yaşıyorlar.?

  • üstüne yürümek deyimi

     Yıldırmak, korkutmak amacıyla saldıracakmış gibi yapmak; ya da saldırmak.?Öfkeyle delikanlının üstüne yürüdü.?

  • yıldırımları üstüne çekmek deyimi

     Kimi davranışlarıyla pek çok kimseyi kızdırarak eleştirilere, saldırılara yol açmak.?Bu hareketlerinle şimşekleri üzerine çekiyor, hepimizi tehlikeye atıyorsun.?

  • yüz üstü bırakmak deyimi

     Tamamlanmamış bir durumda, yarı yolda bırakmak.?İşleri yüz üstü bırakıp gitti.?

  • zeytinyağı gibi üste çıkmak deyimi

     Bir konuda haksız olduğunu kabullenmeyerek kurnazlıkla kendini haklı ya da suçsuz çıkarmaya çalışmak.

Rasgele Deyim Videosu


Kavrama Göre Rasgele Deyimler

Kavramlar - 1 (6)

Kavramlar - 2 (6)


matematik soru çözümleri

Deyim Kategorileri

Futbol Deyimleri

Birçoğumuzun en büyük tutkusu olan futbol ile hayatımıza giren deyimleri sizler için derledik...

Bilgisayar Deyimleri

Programlama algoritmalarının kodlanırken kullanıldığı programlama dili kavramlarını ve veri tabanı dili SQL...

Sağlık Deyimleri

Madem bu hayatta önce sağlık geliyor, o halde sağlıkla ilgili onlarca deyim de deyimler sözlüğümüzde yer al...

Motorcu Deyimleri

Hobisi motor olan motorsiklet düşkünlerinin kendi aralarında sıklıkla kullandıkları enteresan deyimlerin listesini...

Politika Deyimleri

Hayatımızın olmazsa olmazı, siyaset, politika ile ilgili jargonda yer alan deyimleri sizler için etüt edip, derleyerek...

Haber Deyimleri

5N-1K gibi en çok bilinen bir deyimin içinde bulunduğu haberler kategorisinde bakalım ilginizi çekecek başka ne deyimler yer...

Spor Deyimleri

Günlük hayatımızın vazgeçilmezlerinden birisidir spor. Hem sağlık için hem de görünümümüz için elzemdir spor yapmak. Futbol dışında...

Müzik Deyimleri

Ruhun gıdasıdır dediğimiz müzik ile ilgili günlük hayatımızda yer alan nice deyimler, nice sözler jargona girmiştir....

Alışveriş Deyimleri

Gel vatandaş gellll diye başlar alışveriş deyimlerimiz. Özellikle bayanları yakından ilgilendiren, damping, indirim, sezon sonu, seri sonu ve daha neler neler...


müzik listeleri

Rasgele Deyimler - 1 (4)

Rasgele Deyimler - 2 (4)


ingilizce tercümesi

En Çok Aranan Deyimler - 1 (8)

En Çok Aranan Deyimler - 2 (8)


müzik klipleri

İngilizce Deyim Örnekleri - 1 (3)

  • It's raining cats and dogs.

    Bardaktan boşanırcasına yağmur yağması.

  • A storm in a teacup.

    Bir kaşık suda fırtına kopartmak.

  • That ship has sailed.

    O treni kaçırmak. Çoook geç kalınması.

İngilizce Deyim Örnekleri - 2 (3)

  • Come rain or shine.

    Her ne olursa olsun.

  • Calm before the storm.

    Fırtına öncesi sessizlik.

  • Have your head in the clouds.

    Aklı bi karış havada olmak.